9 Mayıs 2014

Lütfen Onlara Hareket Edebilecekleri Ortamlar Yaratın!


     Çok anlamlı bir karikatür değil mi? Saatlerini televizyon karşısında geçiren bir çocuk ve onu gitgide sömüren bir medya. Gittikçe makineleşen bir çocuk, hareket etmeyen bir çocuk, düşünmeyen-kendisine verilenleri sorgulamadan kabul eden bir çocuk, televizyondan yararlanan değil, televizyondan yaralanan bir çocuk... Oysa bizim okuyup, gelişimine tanık olduğumuz çocuklar böyle değildi. Deli gibi koşup eğlenmeleri gerekmez mi? Sürekli soru sormaları, merak etmeleri, araştırmaları gerekmez mi? Bir şeyleri kurcalamaları gerekmez mi? Ben çocukken çok televizyon izlemezdim(hala daha öyle). Ve her zaman televizyonun içini merak ederdim. Televizyonun içinde küçük adamlar olduğunu bile düşünürdüm. Evet belki içini kurcalamaya yeltenmedim ama merakım hiç gitmedi. Bir de bu çocuğa ve onun gibi olan günümüz çocuklarına bakalım. Sadece televizyonda verilenleri izliyor. Düşünmüyor, merak etmiyor... İçinde küçük adamlar olduğunu bile hayal etmemiş... Sadece bakıyor. O ne söylerse ona inanıyor. Bu onların dünyası değil! Onların yaradılışları böyle olmalarını gerektirmiyor. Onların sürekli hareket etmesi lazım. Doğayı fark etmesi lazım. Evdeki eşyaları karıştırması lazım. Yaratıcı düşünmesi lazım. Problem durumlarını çözümlemesi lazım. Onun çocuk olmanın gerektirdiklerini yaşaması lazım. Ama hiçbirini yapmıyor. Bir televizyon karşısında saatlerini, günlerini, ''çocukluğunu'' harcıyor!... Ama tüm bunlar için onları suçlayamayız. Çünkü bunun tek suçlusu bizleriz. Biz onlara hangi imkanları tanırsak, onlar onu değerlendirir. Biz onun önüne televizyon koymuşuz, saatlerce ona bakmalarına imkan tanımışız; o da bunu gerçekleştiriyor. Çocuğa hareket edebileceği, oynayabileceği, arkadaşlık kurabileceği ortamlar sunduk da mı onlar televizyon izlemek için ısrar etti? Hayır bu fırsatların hiç birini ona vermedik. Yeni nesil apartmanlar, betonlar yığını içinde ona nasıl bu imkanları tanıyabilirdik demeyin sakın. Çünkü hala onların serbestçe dolaşabileceği parklar, bahçeler var. Giderek azalsa da... Kendi zevkiniz için gittiğiniz onca yerden birini çıkarın planlarınız arasından. Bir gün alışverişe gitmeyin de, onu parka götürün. Bir gün evde kahvaltı yapmayın da, pikniğe gidin. Görün yemek yemeye vakit bile ayıramayacak. Öyle bir neşeyle koşturacak ki etrafta, onun gözlerindeki mutluluğu görmemek imkansız olacak. Bırakın da onlar ''çocuk'' olduklarını hissederek büyüsünler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder